Trafo, güneş enerjisi santrallerinde enerjiyi depolamak ve transferini sağlamak için kullanılan sistemlerdir. Bu sistemlerdeki trafolara invertörlü trafo denmektedir. Trafolar, ülkedeki enerji dağıtım kurumlarının belirlediği elektrik ve enerji iletimi dağıtımı alt yapı standartlarına uygun olmalıdır. Solar enerji santrallerinde üretilen elektrik trafolarda depolandığında, ülkenin elektrik ihtiyacını gidermede önemli bir etkiye sahiptir.

Güneş Trafosu Nedir?

Güneş trafosu, güneş ışığından en iyi şekilde faydalanmayı ve bu ısının depolanmasını sağlayan sistemlerdir. Bu sebeple, güneş ışığı alma potansiyeli çok yüksek olan yerlerde kurulur. Bu yüzden Türkiye’de özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Akdeniz’de kurulan çok sayıda trafo vardır.

Yenilenebilir enerjiler konusunda daha önce bahsetmiştik. Yenilenebilir enerjiler, yaşadığınız çevreyi koruyarak doğa dostu bu tür alternatif enerjiler sağlarlar. Trafo da yenilenebilir enerji kaynaklarındandır. Güneş ışınlarındaki enerji trafolarda elektrik enerjisi olarak depolanmaktadır.
Depoların maliyeti çok yüksek olmadığı için iyi bir yatırımdır. Ayrıca kurulum aşamalarının da kolay olması trafoyu iyi bir yere koymaktadır.

Güneş Trafosu Neden Kullanılır?

Güneş enerjisinin değerlendirilmesi konusunda iyi bir alternatif olan trafo, elektrik enerjisini depolayıp satma işlevi gördüğü için ekonomik gelişmeye katkıda bulunur.

Doğal kaynakların kullanımı son zamanlarda tüm Dünya’nın gündeminde olan konulardır. Yenilenebilir enerjilerin kıymeti her geçen gün daha da iyi anlaşılmakta ve tüm Dünya bu konuda çalışıp gelişmeleri takip etmektedir. Güneş enerjisi trafosu da bu anlamda sürdürülebilir çevreye hizmet eden bir sistemdir.

Güneydoğu Anadolu ve Akdeniz  bu aşamada son derece şanslı bölgelerden biri olarak karşımıza çıkar. Özellikle Gaziantep’te kurulan ve her geçen gün yaygınlaşan trafolar, ülke ekonomisi açısından ciddi kazançlar sağlamaktadır.
Trafo sistemi, genellikle büyük firmalar ya da şirketler tarafından tercih edilmektedir.

Güneş Trafosu Enerji Tasarrufu Sağlar Mı?

Trafolar enerjinin depolanmasına ve sonradan kullanılıp satılmasına yardımcı olan sistemlerdir. Trafolar sayesinde oldukça ciddi bir Yenilenebilir bir enerji kaynağı olduğundan dolayı doğaya zarar vermez ve sürdürülebilir çevreye hizmet eder. Üstelik depolanan elektrik satılabildiği için de karlı bir uygulamadır. Özellikle Akdeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da ciddi bir güneş potansiyeli vardır ve bu bölgelerde trafo çok ciddi bir yatırım olmaktadır.

Köşk Nedir? Güneş Trafosu ve Köşk

Köşk, güneş tarlaları uygulamalarında enerjiyi iletmek amacıyla kullanılması zorunlu olan sistemlerdir.

Köşk ana toplama panosu (AC voltajı ve akımın bir noktada toplanmasını ve trafoya iletilmesini sağlayan ekipman), trafo (380 volt AC’yi istenen voltaja ulaştıran ekipman), giriş-çıkış hücresi (enerji şebekeye ulaştırılmadan güvenlik için kontrolünü yapan ekipman) ve kesici hücre (çalışan enerjiyi güvenlik amaçlı kesen ekipman ) gibi ekipmanlardan oluşmaktadır.

Köşk araziye uygulanacaksa yapısının betonarme kalıptan oluşması gerekmektedir. Yapı,

bu kalıp üzerine yerleştirilir. Köşkü çatıya uygulayacaksanız trafo ve OG alt yapısı kullanılarak enerji iletilir.

Güneş Trafosu Fiyatları

Güneş trafosu yenilenebilir enerji kaynaklarından azami derecede faydalanmayı sağlayan fotovoltaik bir sistemdir. Kurumu kolaydır ve ilk kurulum masrafını kısa sürede çıkartabilmektedir. Bu açıdan güneş trafosu fiyatları sonucuna değer bir yapıdadır. Özellikle güneşi yoğun alan bölgelerde karlı bir yatırımdır. Uygun fiyatlı güneş trafosu alışveriş, kurulum ve bakımında Atalı Enerji yanınızda. Kaliteli malzeme iyi işçilikle üretilen trafolar için atalienerji.com adresiyle iletişime geçebilirsiniz. Güler yüzlü hizmet anlayışına sahip firmamız her türlü hizmette size yardımcı olmaya hazırdır.

Yenilenebilir enerji kaynaklarından enerji üretme fikri fosil yakıtların egemenliğine son verecek bir yapıdadır. Herkesin bu konudaki gelişmelere açık olması ve gelişmelere bireysel de olsa katkı sunması gerekmektedir. Siz de güneş enerjisi trafosu kurdurmak istiyorum diyorsanız ya da güneş enerjisi trafosunu kimler kurar diye soruyorsanız cevabı sayfamızda bulabilirsiniz. Atalı Enerji güneş enerjisi trafo hizmetiyle sizlerle

CES 2020’de tanıtımı yapılan Sony Vision S, tam bir teknoloji harikası. Sedan model ve elektrikli olan bu arabayla farklı bir kulvarda ses getiren Sony, herkesi şaşırtarak bir ilke imza attı. 33 farklı sensöre sahip olan Sony Vision-S, elektrikli otomobile de farklı bir yorum getirmektedir.

Sony Vision-S Özellikleri

  • BoschContinental, GenetexBlackBerry QNXMagna ve Nvidia gibi FİRMALARIN Sony ile işbirliğiyle ortaya çıkmış bir elektrikli araba modelidir.
  • 536 beygir gücünde ve 100 km/s hıza 4,8 saniyede çıkabiliyor .
  • CMOS fotoğraf sensörlerinin 30’dan fazlasına sahiptir.
  • LiDAR teknolojisi ve gelişmiş radar teknolojisi sayesinde dışarıdaki insanların otomobil tarafından tanınabilmesi sağlanmıştır. Bu Time of Fight (ToF) sensörleri sayesinde arabanın içindekileri tanıyan bu akıllı arabalar, araba çalınmalarına karşı muazzam bir önlem içermekte.
  • Level 2 otonom sürüş teknolojisine sahiptir.
  • Kokpitte geniş bir infotainment sistemi olan bu akıllı araç, büyük ekranlarla kaplıdır desek yalan olmaz. Hem aracın önü hem de koltukların arkası bu ekranlarla donatılmış.
  • Markanın CEO’sunun söylediği, “Vision-S tamamen yepyeni bir alt yapıya sahip.” Cümlesi akıllı arabanın geldiği noktayı göstermesi açısından önemlidir.
  • 360-degree Reality Audio” adında bir teknoloji sayesinde üstün bir ses deneyimine sahip. Bu önemli çünkü  Sony’nin amacı otomobil satmak değil otomobilin içinde yer alan Sony ürünlerini diğer otomobil firmalarına satmak. Bu yüzden iç donanıma fazlaca önem verildiğini söyleyebiliriz.

Teknolojinin Geldiği Noktada Akıllı Arabalar ve Özellikleri

Uçaklarda kullanılan “Otomatik Pilot” uygulamasının, kara taşıtlarına uygulanması fikriyle ortaya çıkan Akıllı taşıtlar, İnsan müdahalesine gerek kalmadan, bilgisayar desteği ile donatılmış arabalardır. Bu arabalar içerisindeki donanımları sayesinde bir takım yeteneklere sahip olmaktadır. Bunlardan bazıları, kişi ve cisim algılama yeteneği, kaza uyarı sistemi, hız ayar sistemi olarak örneklendirilebilir. Her geçen gün farklı özelliklerle donatılan akıllı araba teknolojileri, önümüzdeki yıllarda çok daha fazla gelişim göstereceğe benziyor.

Akıllı Arabaların Özellikleri

  • Akıllı araba teknolojilerinde, GPS sistemleri, uzaktan haberleşme cihazları, ses ve görüntü aktarma sistemleri gibi donanımlarla elde edilen veriler kullanılarak, arabanın akıllı olması sağlanmaktadır.
  • Araçlardaki bu donanımlar, düzenli olarak uydulara bilgi göndererek, aracın dünya üzerindeki kesin yerinin tespit edilmesini sağlar.
  • Akıllı donanımlar vasıtasıyla, araçların birbirleriyle ve kontrol merkeziyle iletişim içinde olmaları sağlanır. Bu sistemde araçlar akıllı trafik levhaları ile iletişim kurarlar. Bu sayede de hız mesafe bilgileri, geçiş önceliği olan araçların durumları, otoyolların trafik ve yol durumları kolaylıkla tespit edilebilir.

Sürücüsüz Akıllı taşıtlarda Kullanılan Donanımlar

Radar: Görme mesafemizden uzakta bulunan hareketli veya hareketsiz nesneleri, radyo dalgaları yardımıyla tespit etmemizi veya hızını ölçebilmemizi sağlayan sistemdir.

Lidar: Işık huzmeleri göndererek, çevredeki objelerden yansımanın dönüş süresini hesaplar ve bu sayede engellere olan uzaklığı belirler.

Ultrasonik Sensör: Bir ses kaynağı ve yankıyı algılayan bir alıcı sayesinde nesnelerin algılanması ve mesafe ölçümünü sağlar. Bu hesap yapılırken sesin engele çarpıp döndüğü zaman ikiye bölünerek ses hızı ile çarpılır.

Kameralar: Araç etrafındaki ve içindeki görüntüleri araç içindeki ana bilgisayara aktarmak için kullanılır. Kızılötesi kameralar, nesnelerin sıcaklıklarını algılar.

GPS: GPS sistemi dünya etrafında dönen uydulardan aldığı sinyallerle aracın dünya üzerindeki yerini saptayan sensördür . Bu koordinatlar ile yol haritası koordinatları eşleştirilip aracın yol üzerindeki pozisyonu belirlenir.

Bilgisayar ve Yazılım: Sistemin kontrolünü sağlayan bilgisayar ve yazılımlardır. Yapay Zekâ destekli yazılımlar, sistemden gelen bilgileri değerlendirip, duruma göre aracın hareketini belirleme işlevine sahiptir.

Araç Kontrolü: Aracın direksiyonuna monte edilmiş step, servo veya hidrolik motorlar aracılığı ile aracın yönlendirilmesi gerçekleştirilir.

Ali Atalı’ya göre elektrikli ya da sürücüsüz araçlardan ziyade, günümüz teknolojisi için temel beklenti akıllı araçlardır. Teknoloji bu kadar hızlı gelişirken, elimizdeki telefonların her yıl yeni sürümü ortaya çıkarken arabaların akıllanması için geç kalındığını söyleyen Atalı, araçlardaki insan arayüz etkileşimlerinin henüz istenen düzeyde olmadığını belirtmektedir.

Buna karşın çalışmaların özellikle son beş yılda iyice hızlandığını belirten Ali Atalı,

birçok firmanın araçlarında kablosuz güncelleme özelliği sunmasının büyük bir eşik olduğunu söylemektedir. Bu güncellemeler sayesinde araçlardaki hataların giderilip yeni özellikler eklenebildiğini söyleyen Atalı, bu konuda Kaza yapan araçların yanmasına sebep olan bir hatanın Tesla güncellemesi sayesinde çözüldüğünü hatırlatarak bu gelişmenin önemini vurgulamaktadır. Sony Vision-S aracının iyi bir başlangıç olduğunu ama yeterli olmadığını dile getiren Atalı, bu konuda teknolojiye güvendiğini belirtip yakın gelecekte akıllı otomobillerin otomobilden çok daha fazlasını bize sunacağını belirtmektedir.

Asıl sorun ise Sony bu aracı üretime sokmayı istiyor mu yoksa bu, sadece konsept bir araç mı? Asıl müjdeli haber Apple’ dan bekleniyor. Apple ilk sürücüsüz elektrikli otomobil modelini Kia fabrikasında üretip 2024 itibarıyla 100 bin kadar aracı piyasaya süreceği gelen duyumlar arasındadır. Bakalım Sony Vision-S bu gelişmenin neresinde kalacak?

Üretilen enerjiyi depolama ihtiyacını gideren piller, çok eski zamanlardan beri teknolojik gelişmelerin en önemli kaynağını oluşturmaktadır. Kimyasal özelliklerine göre birincil piller ve ikincil piller olmak üzere 2 grupta incelenen piller, artan teknolojiye paralel olarak çok büyük gelişmeler göstermiştir. Enerjiyi depolamaya yarayan pillerin içinde en genel olarak bulunan maddeler lityum, kadmiyum, cıva, nikel, gümüş, çinko, manganez, kurşundur.

Piller 2 gruba ayrılır:

Birincil piller: Şarj edilemeyen, kuru piller de denilen , içerdikleri malzemeye göre isim alan pillerdir. Bunlar Çinko piller, alkalin piller, lityum piller gibi malzemesine göre isim alan bu piller kullanıldıktan sonra tekrar kullanım imkanı olmayan pillerdir. Aynı zamanda yapısal bozulmalara kolay uğrayan pillerdir. Uzun zaman durduklarında, patlama ,akma gibi olumsuz durumlarla karşılaşabileceğimiz pillerdir.

İkincil piller: Şarj edilebilen, kimyasal enerjiyi depolayıp bunu elektrik enerjisine çeviren pillerdir. Şarj edilebildikleri için uzun kullanım ömrüne sahiptirler. Özellikle taşınabilir teknolojinin gelişmesiyle rağbetin arttığı bu piller kesintisiz güç kaynağı imkanı vermesi sayesinde değerlidirler. Nikel kadmiyum, nikel metalhidrit, lityum iyon, lityum polimer, lityum-sülfür olmak üzere birçok çeşidi vardır.

Pillerin Tarihçesi

Bağdat Pilleri

Tarihte ilk keşfedilen piller Bağdat pilleri diye anılan 1936 yılında Bağdat’ın güneydoğusunda yapılan arkeolojik kazılarda bulunan pillerdir. Bunlar çömlek görünümde, sarı parlak kilden yapılmış, 13,5 cm uzunluğunda, rulo halinde bakır tabaka, demir çubuk ve asfalttan oluşan pillerdir. Yapılan testler sonucunda, çömleğin içinde sirke ya da şarap gibi asitli bir sıvı olduğu görülmüştür. Bu pillerin bulunduğu tarihten 2000 yıl öncesinde kullanıldığı düşünülmektedir.

Galvani Deneyleri

Luigi Galvani, kurbağalarla yaptığı deneylerle ve Hayvansal elektrik olarak adlandığı elektriklenmeyle aslında pilin keşfi için öncü olmuştur.

Volta Pilleri

Volta, başta reddettiği Galvani yöntemini farklı şekillerde yapmış oluşan elektriğin kaynağının kurbağanın kası değil, ona değdirilen metal parçaları olduğunu söylemiş ve çalışmalarını o doğrultuda yönlendirip 1799 yılında Volta Pili ya da Kaplar Zinciri adını verdiği pili yapmıştır.

Daniel pili

1836 yılında John Frederic Daniell tarafından geliştirilen bu pil, iki bölümlü bir kaptan meydana gelmiştir. Çinko levhaya bağlanan kablo negatif, bakır levhaya bağlanan kablo ise pozitif kutup olarak pil görevi görmektedir.

İlk Yakıt Pili

William Robert Grove, 1839 yılında su elektrolizinin ters reaksiyonu sonucunda sabit akım ve gücün üretildiğini fark ederek ilk yakıt hücresini geliştirmiştir.

İlk Akü

1859 yılında Fransız fizikçi Gaston Planté kurşun asit bataryayı yani aküyü icat ederek günümüz teknolojisi için iyi bir kaynak oluşturmuştur.

Ağır kuru piller

1868 yılında Fransız bilim adamı Georges Leclanché tarafından icat edilen ve telgraf sistemlerinde, fenerlerde ve radyolarda kullanılan pillerdir.

ilk çinko karbon pil aküsü

1881 yılında Faure ve arkadaşları tarafından icat edilmiştir.

ilk nikel kadmiyum şarj edilebilir pil

1899 yılında Waldmar Junner tarafından icat edilmiştir.

İlk demir-nikel pil

1902 yılında Thomas Edison tarafından icat edilmiştir.

İlk Lityum İyon pil

1912’de Gilbert Newton Lewis tarafından icat edilmiştir. Ama o yıllarda güvenlik zayıflıkları olduğu için kullanılmamıştır.

Lityum İyon Pillerin Tahtını Sallayacak Piller: Lityum-Sülfür Piller

Günümüz teknolojik gelişmelerin tamamına yakınında kullanılan lityum iyon pillerin bazı dezavantajları yüzünden bilim dünyası yeni bir arayışa girdi. Lityum-iyon teknolojisi 2019 Nobel Kimya Ödülü’nü kazandırmış olsa da daha hafif daha uzun ömürlü ve daha ucuz bir çözüme olan ihtiyaçtan dolayı bilim insanları gece gündüz bir arayıştalar.

lityum-sülfür bataryalar,  6 kat fazla enerji depolayabilme yeteneğine sahip bataryalar. En büyük ihtiyacın enerji depolanması olduğu düşünülürse lityum sülfür bataryaların tercih edilmesi anlaşılabilir.

Ayrıca Dünyada bolca bulunan, daha ucuz malzemelerden üretilebilmesi de lityum sülfür bataryanın cazibesini artıran bir etken.

Avustralya’nın Monash Üniversitesi’nde Mekanik ve Uzay Mühendisliği bölümünde yapılan araştırmalarla geliştirilen lityum sülfür piller, bu çalışmalardan sonra pillerin çatlamadan yüzlerce defa şarj olup boşalmasına imkan veren bir hale getirildi.

Lityum sülfür pilleri lityum iyon pillerden daha avantajlı kılan özelliği ise hammaddenin ucuzluğu. Çünkü sülfür Dünya’da en çok bulunan 16 maddeden biri ve yılda yaklaşık 80 milyon ton rezervi var.

Lityum sülfür pillerin Avusturalya’da yapılan çalışmalara kadar çok fazla kullanılmamasının sebebi, depolanma tekniği sonucu ortaya çıkan sorundandı. Bu sorun yüzünden elektrotlar fiziken iki katı büyüyor, bu da partikül kaybı ve kalıcı bozulmalara neden oluyordu. Sonuçta da batarya hızla verimliliğini kaybediyor ve kullanılamaz hale geliyordu. Ama bu çalışmalardan sonra, partiküllere nefes alma yeri açılarak sülfür partiküllerinin tam kapasite ile işlev görmesi sağlandı.

Pil teknolojisinin elektrik elektronik gelişmeler için ne kadar önemli olduğu düşünüldüğünde pillerdeki gelişmelerin bilim dünyasını direkt etkilediği söylenebilir. Ali Atalı’ya göre özellikle elektrikli araçların yaygınlaşmaya başladığı günümüzde lityum sülfür pillerle ilgili teknolojinin hızlanması daha ekonomik bir sürüş keyfi yaşamamıza imkan tanıyacaktır. Üstelik pillerin hayatın her alanında kullanıldığı düşünülürse, pil teknolojisindeki her gelişme lehimize olacaktır.

Evlerde güneş enerjisi uygulamaları hem ev ekonomisi hem de ülke ekonomisi için çok önemli yatırımlardır. Enerji insanoğlunun en büyük ihtiyacı aynı zamanda da insanlığın en büyük sorunudur. Enerji teminindeki sıkıntılar ve enerjilerin çevreye verdiği sıkıntıları yenilenebilir enerji nedir? konulu makalemizden okuyabilirsiniz. Bizim bireysel bazda enerji üretimine katkımızın nasıl olabileceğine dair yapabileceklerimiz konusunda enerji sektörünün önemli isimlerinden Ali Atalı’ya sorduk.

Ev Tipi Güneş Panelleri

Günümüzde yoğun olarak çalışılan konu olan yenilenebilir enerji kaynakları gelişen Dünya’nın en büyük umududur. Dünya sürekli güneş ışınlarına maruz kalmaktadır bu sebeple güneş enerjisi tükenmez ve devamlı bir kaynaktır. Bu kaynağın elektrik enerjisine çevrilmesine yönelik çalışmalar her geçen gün teknolojiyle birlikte zenginleşmektedir.

Güneş panelleri ismi verilen aygıtlar sayesinde güneş ışığı elektrik enerjisine dönüştürülmekte ve bu sayede de kullanacağımız elektriğe sahip olabilmekteyiz. Büyük uygulamalar için elektrik santralleri kurulurken biz de evimizde, bağımızda, bahçemizde hatta karavanımızda ev içi güneş enerjisi sistemiyle rahatlıkla kullanacağımız elektriği elde edebiliriz.

Evde Elektrik Üretimi

Güneş enerjisinden ucuz ve temiz bir şekilde evlerde faydalanabilmek için evlerin çatılarındaki boş alanların değerlendirilmesi mümkündür. Fotovoltaik panellerin montajı ile gerçekleştirilen evde elektrik üretimi sayesinde ev çatıları artık birer enerji santraline dönüşmektedir.

Bu sayede şebekeden alınacak elektrik enerjisinden tasarruf edilmekte ve hatta üretim fazlası olan elektrik, depolanıp satılabilmektedir.

Bu uygulamada önemli olan kriterler konusunda Atalı,

  • Günlük enerji tüketiminizin ne olduğu
  • Çatınızdaki panel yerleştirmeye müsait alanlar
  • Yaşadığınız bölge ve ışınım verileri

Atalı, evde elektrik sistemi kurmak için izlenecek adımları da şöyle açıklar

  • İhtiyaç duyulan elektriği sağlamak için gerekli olan panel sayısının belirlenmesi
  • Kullanıcının ekonomik durumuna göre akü seçilmesi
  • Seçilen akü özelliklerine göre akü sayısının tespit edilmesi
  • Şarj regülatörü kapasitesi bulunmalı çünkü aküyü aşırı şarjdan ve elektrik boşalmasından korumak için elektronik bir şarj regülatörü kullanılması şarttır
  • İnverterin kapasitesi hesaplandıktan sonra GPS’ deki kullanılacak temel ekipmanların temin edilmesi

Evdeki Elektrik İhtiyacımı Kaç Güneş Paneli Karşılar?

Bunun hesaplamasını güneş paneli kurulumunu yapacak firmalar yapacak olup formülü ise şöyledir:

Güneş paneli sayısı= Günlük yük (Wh) / Günışığı süresi (saat) x Tek bir panelin watt gücü (W)

Bu hesaplamayla ihtiyacınız olan elektrik bulunacak ve bu elektrik için ihtiyacınız olan panel sayısı belirlenecektir.

3.5 Kw için ortalama 14 panele ihtiyaç duyulurken bu sayı ihtiyaç duyulan enerji miktarına göre artacaktır. Yani ev için kaç panel gerekli sorusuna şöyle de cevap verebiliriz.
3,5 kW bir sistemin tüm elektrik ihtiyacı için 14 panel ; 10 kw içinse 40 panel gerekmektedir. Elbette ki bunlar ortalama rakamlardır. En doğru hesaplama uzman bir kişi tarafından yapılan hesaplama olacaktır. Bu konuda Atalı Enerji tüm soru ve ihtiyaçlarınızda yanınızda olacaktır.

Ev için Güneş Enerji Sistemleri Karlı Mı?

Günümüzde ev için güneş enerjisi uygulamaları yaklaşık 7,5 yılda kurulum masrafını çıkartacaktır. Sistemin ömrünün 25 yıl olduğu düşünülürse bu cidden karlı bir yatırım olacaktır diyen Ali Atalı uygun fiyatlı ev için güneş enerjisi uygulamaları için Atalı Enerji’ye danışılmasını tavsiye etmektedir. Ev için güneş paneli Fiyatları 2021 sorusunun cevabı için de atalıenerji.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

Çatınızda Elektrik Üreterek Para Kazanmak Mümkün

2018 yılında ev çatılarında, apartman çatılarında güneş paneliyle elektrik üretimine onay verilmiştir. 12 Mayıs 2019 tarihinde ise Aylık Mahsuplaşma uygulaması getirilerek üretim fazlası elektriğin satılmasının önü açılmıştır.

Eğer evinizin çatısında en az 21 m² boş alan varsa ortalama 10 bin TL kazanabilme imkanınız vardır. Bu anlamda düşünüldüğünde evimize kuracağımız solar sistemler sayesinde hem kendi elektriğimizi üretip hem de satma imkanına sahip olacağız. Bu konu hakkında Ali Atalı, TBMM Genel Kurulunda, kamuoyunda “torba tasarı” olarak geçen, Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı kabul edilerek yasalaşmasını olumlu olarak değerlendirdi. Bu yasanın kişilerin elektriğini yenilenebilir enerjiden üretmesine yönelik bir teşvik olduğunu söyleyen Atalı, elektriğini üretip satanların gelir vergisi ödemek külfetinden kurtulmasını da bir şans olarak değerlendirdi.

Binama GES kurmak istiyorum. Ne yapabilirim?

  • Kişilerin elektrik dağıtım firmasına müracaat ederek bir bağlantı görüşü talep etmeleri

Bu talep için gerekli belgeler; kimlik belgesi, başvuru formu, abonelik evrakı, apartman sakinlerinin noterden alınan izni, elektrik mühendisinden alınmış tek hat şeması ve bir harita mühendisli onaylı aplikasyon krokisidir.

  • Tüketim sözleşme gücü 3 kW ve altı olanların doğrudan bağlantı görüşü (Bağlantı Anlaşmasına Çağrı Mektubu) edinmesi gerekmektedir.
  • Tüketim sözleşme gücü 3 kW üzeri olanlar ise değerlendirmeye tabi tutulacaklardır.
  • Uzman bir elektrik mühendisliğinden projenin paftalarının ve proje onay belgelerinin alınması
  • TEDAŞ Bölge Müdürlüğü’ne gitmek

Bu sistem kendisini en fazla 7 yılda amorti etmektedir. Kurulum masrafları ileriki dönemde daha da azalırsa bu çok karlı bir iş olacaktır. Bu yüzden Enerji Sistemleri Karlı Mı? Sorusunun cevabı Ali Atalı’ya göre evde kendi elektriğini üretip satanlar 5 sene sonra kara geçmeye başlayacaktır.

Gelecekte fosil yakıtların ciddi sıkıntılar yaşatacağı düşünüldüğünde kendi elektriğini üretmek hem bireyleri, hem ülkenin özgürleşmesini sağlayacak hem de temiz ve sürdürülebilir çevrenin devam etmesi için imkan tanıyacaktır.

Atalı, Endüstri 4.0’ın getirisi olan ileri teknolojinin ev içi güneş enerjisi uygulamaları için de bir şans olacağını söylemektedir. Gelişen güneş enerjisi teknolojisi şuan en büyük sorunlardan olan kurulum masraflarını da düşürecektir. Özellikle sistemin ithal edilmeyip ülkemizde üretilmesi gelecek günlerde ev içi güneş enerji sistemlerinin tüm ülkeye yayılmasını sağlayacaktır.

Elektrikli şarj cihazı nedir sorusuna cevap vermeden önce elektrikli araçların tarihine bakmak doğru olacaktır. Elektrikli araç teknolojileri yeni bir teknoloji sayılmaz. Temelleri 1881 yılında Fransız Gustave Trouve tarafından geliştirilen üç tekerlekli araçlarla atılmıştır. 1894 yılında da ilk elektrikli ticari taksi kullanılmış, 1900-1912 yılları arasında da elektrikli araçlar, altın çağını yaşamıştır. Türkiye tarafından baktığımızda da 1888 yıllında II. Abdülhamit tarafından İngiltere’den getirtilen elektrikli araçtan söz edebiliriz.

Ama çeşitli sebeplerden dolayı içten yanmalı araçlara olan ilgi zamanla artmış, elektrikli araçlar geri plana düşmüştür. Elektrikli şarj cihazları, bu araçların çalışması için gerekli enerjiyi sağlayan teknolojidir.

Elektrikli Araçların Avantajları

Günümüzde elektrikli araçlar yeniden popüler olmuş ve bu gidişata göre gelecekte bu artış daha da fazlalaşacaktır. Ali Atalı bunun sebebini fosil yakıt kaynaklarının azalması ve bu yakıtların fiyatlarının her geçen gün artış göstermesi olarak göstermektedir. Ayrıca yine Atalı’ya göre elektrikli araçların çevreyi koruyan yapısı ve gürültü kirliliğine neden olmamaları da elektrikli araca yönelmenin başlıca sebeplerindendir.

Elektrikli Araçların Dezavantajları

  • Batarya teknolojilerinin yeni ve pahalı olmasından kaynaklı araçların pahalı olması
  • Batarya ömürlerinin kısa olması
  • Şarj istasyonlarının sayısının azlığı
  • Şarj olma sürelerinin uzunluğu
  • Sınırlı menzile sahip olmaları

Elektrikli araçlar, motorların hareket edebilmesi için çok fazla enerjiye ihtiyaç duyarlar. Bu araçlardan enerjisini içindeki aküden alana akülü araç; Kendi enerjisini kendisi de üretenlere de hibrid ve yakıt hücreli denmektedir.

Elektrikli araçlarda pil teknolojileri çok önemlidir. Günümüzde üretilenler farklı anma voltajı ve enerji yoğunluğuna sahip pillerdir. Ve teknolojik gelişmeler pil teknolojisinin de gelişip ucuzlayacağına dair sinyaller vermektedir.

Elektrikli araçların çalışabilmesi pillerini şarj edilmesiyle gerçekleşir. Bu ihtiyaç da şarj ihtiyacı istasyonlarına olan ihtiyacı doğurmuştur. Elektrikli araçlar arttıkça bu şarj istasyonlarına duyulan ihtiyaç da artacaktır.

Şarj istasyonu sistemleri, elektrik enerjisi alt yapısı, ve buna bağlı tesisat, çeşitli üniteler ve bunların haberleşme alt yapılarından oluşmaktadır. Bu istasyonlar için uluslararası şarj standartları vardır. Bu standartlar, CHAdeMO, SAE J1772 ve IEC 6219 olup anma gerilimi, maksimum akım değeri ve maksimum güç konularında farklı içeriklere sahiptir.

IEC 62196 standardında bulunan dört farklı şarj modundan ilk üçünde şarj istasyonundan gelen alternatif akım, doğru akıma araç üzerinde dönüştürülürken 4. Modda dönüşüm, istasyon içerisinde gerçekleşmektedir.

Şarj işlemi, temaslı ya da temassız olabilmektedir. Kablosuz şarj denilen temassız işlemde insan sağlığı ve güvenliğine çok önem verilmektedir. Bu açıdan tıpkı yenilenebilir enerjiler gibi temassız şarj işlemi de sürdürülebilir çevre için çok önemlidir.

Atalı’ya göre şuan için Türkiye’de iki otomobil için, bir şarj ünitesi düşmektedir. Bu da insanların elektrikli araç alırken tereddüde düşmesine neden olmaktadır. Ama ileride şarj istasyonu maliyetlerinin azalmasına paralel olarak elektrikli şarj istasyonlarının sayısı artacak dolayısıyla da elektrikli arabalar daha çok rağbet görecektir. İşte bu yüzden de Türkiye’de birçok firma şarj konusunda yatırım yapmayı planlamaktadır.

Elektrikli araç şarj yöntemleri

Batarya kullanılan araçlar için en büyük problem şarjdır. Bu açıdan elektrikli şarj istasyonları çok önemlidir.

  • Elektrikli Araçlarda Temaslı (kablolu) şarj: Elektrikli araçlar için en sık kullanılan yöntemdir. Şarj istasyonlarında kullanılan yöntem budur. Çünkü temassız şarj daha yeni bir teknolojidir. Bu yüzden şuan için en sık olan yöntem temaslı şarjdır. Temaslı şarj, bir kablo vasıtası ile aracın şarj istasyonuna veya şebekeye bağlanması sayesinde aracın şarj edilmesini anlatır.
  • Elektrikli Araçlarda Temassız (kablosuz) Şarj: Günümüzde kullanılmakta olan istasyonların araç sahiplerini uzun süre bekletmesi, elektrikli araç alacakları en çok düşündüren sistemdir. Cep telefonu gibi araçların kablosuz ve hızlı şarj yapılabilmesi bilim adamları aynı mantıkla araçları da şarj edebilme düşüncesine yönlendirmiştir. Böylece hem hızlı hem de temassız bir şekilde araçları şarj edilebilip aynı zamanda da yol kenarlarında bile kullanılabilecek istasyonlar ile yaygın bir şarj istasyonu ağı kurulabilecek olması bu teknolojinin ne kadar önemli olduğunun göstergesidir. Bu teknolojinin temelleri çok eskiye dayanmaktadır. Bu sistemde yer alan birçok teknolojinin temeli Tesla tarafından atılmıştır.

Kablosuz şarjlar güvenli midir?

İnsanları tedirgin eden konulardan biri de kablosuz şarjın güvenli olup olmamasıdır. Acaba kablosuz şarjlar insan sağlığına uygun mudur? diye hepimizin aklına bir soru gelir. Bu konuda Atalı, sadece elektrikli şarj değil her türlü cihaz için bu soru sorulmalıdır der ve devam eder. Kullandığımız her teknolojinin bir güvenlik standardı vardır ve herkes buna uymak zorundadır. Bu standartlar, elektromanyetik dalgaların insan sağlığına olan etkileri ile ilgilidir ve arızaları önleyip ve insan sağlığını korumak için geliştirilmiştir.

Yenilenebilir Enerji ve Elektrikli Şarj İstasyonu

Elektrikli araçlar, yenilenebilir enerji teknolojisiyle birleştiğinde ülke ekonomisi ciddi bir kazanç sağlayacaktır. Solar sistemlerin otomobil sektöründe de kullanılması hem Türkiye hem de dünya için büyük değişim yaratacaktır.

Bu teknolojiyi günlük hayatına en hızlı şekilde adapte edebilen ülkeler gelecekte çok avantajlı bir konuma geçeceklerdir. Her ne kadar elektrikli araçların verimleri düşük ve yatırım maliyetleri günümüzdeki arabalara göre fazla olsa da kullanım kolaylığı, zaman kazanımı, farklı model ve tiplerle kullanılabilirlik, kontak yapan parça az kullanıldığı için yangın riski düşüklüğü gibi avantajları elektrikli araçları geleceğin araçları yapacaktır. Bu gelişimin paralelinde gelecek olan elektrikli şarj istasyonlarındaki gelişim zamanla yenilenebilir kaynaklarla kullanılacak ve insanlık çok düşük maliyetlerle araç kullanabilecektir.

Atalı’ya göre ülkemizde elektrikli otomobil şarj istasyonu her şehirde bulunsa da bu sayı elbette ki yetersizdir. Gelecek günlerde elektrikli araç teknolojisi geliştikçe elektrikli şarj istasyonları da gelişecek ve sayıları artacaktır. Hatta çok kısa bir süre sonra her mahalleye bir istasyon gibi bir hayalimiz var. Bu konuda ciddi yatırımlar yapıldıkça gelecekte içten yanmalı arabalar sadece müzelerde kalacaktır.

Yenilenebilir enerji, son yıllarda sık sık duyduğumuz bir kavramdır. Biz bu konuda merak ettiklerimizi bu işin tam merkezindeki isme soralım dedik. Ve Ali Atalı’ ya sorduk. Yenilenebilir enerji nedir? Yenilebilir enerji çeşitleri nelerdir? diye. Yenilebilir enerjilere örnek , su, güneş ve rüzgardan elde edilen enerjilerle, biokütle enerji ve jeotermal enerjilerin hepsi… Aynı zamanda da sürdürülebilir enerji de denmektedir. Tarih boyunca sırasıyla kömür, petrol ve doğalgaz kullanılmış, hayatın ve üretiminin her alanında kullanılmalarıyla değerleri artmıştır. Çünkü bu saydığımız yenilenemez enerji kaynakları sayesinde elde edilen enerji, gelişmenin, kalkınmanın, devletlerin gücünün, hatta ülkeler arası siyasetlerin bile temel belirleyicisi olmuştur diyebiliriz. Fakat bu kaynaklar, çeşitli sebeplerden dolayı yerlerini yeni enerjilere bırakmaya başlamıştır. Artan dünya nüfusunun ihtiyaçlarını karşılayamayacak olmaları, her yerde bulunmamaları, doğa tarafından yenilenememeleri, geri dönüşümlerinin olmayışı, rezerv araştırma giderlerinin fazla oluşu, taşınmalarında yaşanılan zorluk ve çevresel endişeler, bu fosil yakıtların yerine kullanılacak yeni kaynaklara yönelmenin sebepleridir

Ali Atalı’ya göre, bu fosil yakıtların, enerji üretiminin temel kaynağı olmasına kaynağı ve yeterli teknolojisi olmayan ülkelerin takındıkları olumsuz tavır, ekonomilerin yüksek oranda petrole bağımlı olması, fosil yakıt rezervlerinin zamanla tükeneceği gerçeği ve en önemlisi de bir petrol sızıntısının ya da nükleer patlamanın neden olabileceği çevresel sorunlar da günümüz insanı tarafından farklı arayışlar içine girilmesini zorunlu kılmıştır. Bu sebeplerden dolayı, bu kaynakların dışında enerji üretilebilecek yeni kaynakların bulunması yönünde yeni görüşler ortaya çıkmış ve yenilenebilir enerji gündeme gelmiştir.

Ali Atalı, yenilenebilir enerji kaynakları için söylenen “geleneksel olmayan enerji kaynakları “ tanımlamasının yanlış olduğunu da dile getirmektedir.. Çünkü Dünyada ilk kullanılan enerji kaynakları, yenilenebilir enerji kaynaklarıdır aslında. Kömür ve petrolden önce güneş, su ve rüzgar gücü ulaşımdan beslenmeye kadar hayatın çeşitli alanlarında temel enerji kaynakları olmuştur. Bu nedenle de yenilenebilir enerji kaynaklarının, fosil enerji kaynaklarına göre daha geleneksel olduğunu söylemek daha doğru bir yaklaşımdır.

Neden Yenilebilir Enerji Tercih Edilir?

  • Fosil yakıtlara ya da nükleer enerjiye dayanmamaları dolayısıyla yukarıda saydığımız riskleri içermemesi
  • Uluslararası alanda krizlere yol açmayacak yapıda olmaları
  • Tükenme ihtimallerinin olmayışı
  • Dünyanın kaynaklarının ve biyosferin sürdürülebilir şekilde kullanılmasını sağlamaları
  • Dışa bağımlılığı azaltıp ülkelerin arasındaki dengeleri değiştirir.

Güneş Enerjisi

Yerküre yaratıldığından beri, ısı ve ışık sağlayan güneş, sonsuz bir enerji kaynağıdır. Solar enerji olarak da bilinen güneş enerjisi, enerji üretimi için en geniş imkana sahip olan ve çok fazla aracı olmadan, doğrudan yararlanılabilen bir kaynak özelliğindedir. Güneşten dünyaya gelen ışınların sadece küçük bir miktarının bile enerjiye dönüştürülebilmesi demek insanlığın enerjiye olan ihtiyacını büyük miktarda giderilmesi demektir. Hatta bu konuda yapılan araştırmalara göre, bir yılda dünyaya gelen güneş ışınlarının enerji değeri, fosil kaynaklardan ve nükleerden elde edilebilecek enerjiden daha fazla enerji değeri içermektedir.

Güneş ışınlarının enerjiye dönüştürülmesi çok da zor olmayan bir uygulamadır. Yapılacak şey sadece, Işınları enerjiye dönüştürecek platformların kurulması ve elde edilen enerjinin depolanıp iletilmesidir. Özellikle yeterli güneş alan ülkeler için kolay ve akıllıca bir çözüm sunmaktadır. Bu anlamda Türkiye’de bu işin duayeni olan Atalı Güneş Enerji Santralleri sistemleri sayesinde güneş ışınları güneş panellerinin üzerine düşerek elektronların hareket etmesi sonucu oluşan akımla elektrik enerjisi üretimi sağlamaktadır. Yenilenebilir enerji kaynakları nasıl elde edilir? sorusu bu enerjileri tanımakla cevaplanabilir.

Rüzgar Enerjisi

Ali Atalı rüzgar enerjisiyle ilgili rüzgâr enerjisi, hava akımlarının gücünden yararlanarak ortaya çıkarılan enerjidir. Dünyanın her yerinde rüzgarların etkili olduğu düşünüldüğünde etkin bir enerjidir diyebiliriz. Tek sıkıntı, rüzgâr enerjisi için rüzgarın belirli bir şiddette esmesi ve sürekli olması gerekmektedir. Bu tür özelliklere sahip yerlerde kurulan rüzgâr tribünleri ile ucuz bir şekilde enerji üretimi mümkün olmaktadır. Bu yüzden devletlerin çoğu, son yıllarda enerji ihtiyacının önemli bir kısmını rüzgârdan üretmeye başlamışlardır. Özellikle Almanya, İspanya ve Danimarka gibi Avrupa ülkelerinin rüzgâr enerjisi konusunda attıkları adımlar, diğer ülkelerce yakından takip edilmektedir.

Su Gücüyle Elde Edilen Enerji

Su gücüyle elde edilen enerji, en yaygın bilinen yenilenebilir enerji türüdür. Su gücü altında hidrolik enerji, dalga-gelgit enerjisi ve okyanus (ısı) enerjisi gibi başlıkları incelemek mümkündür. Bu konuda Ali Atalı çok çarpıcı bir gerçeği dile getirmektedir. Hâlihazırda bir çok ülke hidrolik enerji başta olmak üzere sudan enerji üretseler de, dünyanın 3/4’ünün suyla kaplı olduğu düşünüldüğünde nehirlerden, denizlerden ve okyanuslardan elde edilebilecek enerji miktarı ciddi bir ihtiyacı karşılayacaktır. Suyun, enerji üretiminde daha etkin olarak kullanılması için gerekli teknolojinin geliştirilmesi ve çevreye verilebilecek zararların en aza indirilmesi gerekmektedir.

Jeotermal Enerji

Jeotermal enerji, yer kürenin altında bulunan içerisinde çeşitli mineraller ve kimyasallara sahip olan ve yer katmanlarından çekirdeğin sıcaklığıyla ısıtılmış su, buhar ve gazları içeren enerji türüdür.

Yerin altında olduğu için hava koşullarından etkilenmez. Doğrudan kullanılabilir. Kullanım alanları geniştir. Ve sürdürülebilir enerji kaynaklarıdır. Günümüzde sahip olunan teknolojiyle jeotermal kaynakların yer yüzüne ulaştığı yerlerde jeotermal enerjinin üretilmesi mümkündür. Ama gelecekte gelişecek teknoloji sayesinde Dünya enerji ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılayabilecektir. Yeter ki jeotermali birincil enerji olarak kullanalım.

Biyokütle Enerjisi

Güneş enerjisini depolayan biyolojik maddeler ve atıklar biyokütle enerjisi üretimi için kullanılabilmektedir. Biyokütle enerjisi dünya geneline en çok yayılmış yenilenebilir enerji türüdür. Gelecek için de umut vaat eden bir enerjidir. İleriki yıllarda ısıtma, elektrik üretimi, araç yakıtı petrokimya ürünlerinin üretilmesi gibi alanlarda geniş bir kullanım alanı olacaktır.

Artan Dünya nüfusu ve ülkelerin gelişme yarışı enerjiye olan ihtiyacı her geçen gün artırmaktadır. Bunun için tüm dünya ülkeleri, fosil yakıtlara ve nükleer enerjiye olan bağımlılıklarını azaltma yolunda çaba göstermektedir. Hatta fosil kaynaklara sahip ülkeler bile yenilenebilir enerjiyi geliştirmeye yönelik ciddi bir çaba içerisindedir. Bu yüzden de yenilenebilir enerjinin, enerji üretimindeki payının giderek artacağını ileri sürmek doğru bir öngörü olacaktır.

Yenilenebilir Enerjilerin Dezavantajları

  • Güneş ve rüzgar enerjisi hava koşullarına bağlı olduğu için her zaman aynı randımanı göstermeme riski
  • Jeotermal enerjiye sahip olan Ülkelerin azlığı
  • Su gücüne bağlı enerji üretiminin hidroelektrikle sınırlı olması
  • ve biyokütle enerjisinin istenilen düzeylere ulaşılamaması

Yukarıda saydığımız tüm dezavantajların, enerji teknolojisindeki gelişmeler sayesinde ortadan kalkabileceği öngörülmektedir. Şuan hayal gibi gelse de bir gün uzaydan güneş enerjisi elde etmek ya da sabit rüzgar tribünleri yerine rüzgarı izleyebilecek hava araçlarını geliştirmek gibi projeler yenilenebilir enerjinin geleceğin parlayan yıldızı olacağının göstergesidir.

Türkiye’de Yenilenebilir Enerji Kaynakları Potansiyeli

Türkiye bu anlamda en şanslı ülkelerden sayılsa da rüzgar santrallerinin ithalata dayalı biçimde kurulması, ülke kaynaklarının da dışa yönlenmesine , kazananın başkaları olmasına neden olmaktadır. Güneş rüzgar ve jeotermal kaynaklar açısından en zengin ülkelerinden olan Türkiye, bu alanlarda teknoloji geliştirmeye yönelir ve jeotermal enerjiyi öncelikli enerji dalları arasına koyarsa Türkiye için ciddi bir gelişme adımı olacaktır.

Enerji hayatımızda çok önemli bir yere sahiptir. Özellikle enerji olmazsa ekonomik faaliyetlerin devam etmesi imkansıza yakındır. Özellikle de ekonomilerin, enerjiye olan bağımlılıkları düşünüldüğünde enerjinin ne kadar önemli olduğu anlaşılacaktır. Üstelik ciddi bir sorun olan enerji bağımlılığı beraberinde güvenlik sorunlarını da getirmektedir.

Yenilenebilir enerji kullanımının artması, ülkelerin ekonomik, askeri, toplumsal tüm harcamalarını daha aza indirecektir. Özellikle Türkiye gibi yenilenebilir enerji kaynakları bakımından elverişli bir coğrafyada bulunan ülkeler için, bu anlamdaki yatırımlar çok önemlidir. Türkiye’de yenilenebilir enerji kaynakları kullanım oranı 2021 konusunda 2021 yılı Ocak ayında yapılan araştırmalarda %33,6 seviyesinde kullanım oranından söz edilebilir. Geçmiş yıllara göre genel anlamda bir farkındalığın arttığı söylenebilir. Ülkelerin hatta dünyanın geleceği için yenilebilir enerji kaynakları kullanmak ve geliştirmek önceliğimiz olmalıdır. Bu anlamda atalienerji.com sitesini ziyaret edip daha geniş bilgi edinebilirsiniz.